“Sevda vadisine düştüm, pür-gamım şâhım Ali
Kimsesiz kaldım karanlık günde gümrâhım Ali
Doğmuyor mihr-i ümidim, çıkmıyor mâhım Ali
Gelmiyor mu gûşune bi âh u eyvâhım Ali?
Merhamet et hâlime her şey'e agâhım Ali
Var mı senden başka söyle ilticagâhım Ali?
Rûsiyâhım, pür-günâhım, yok yüzüm Peygamber'e
İstemem bir türlü gitmek böyle rûz-ı mahşere
Eylerim belki tesâdüf der iken bir rehbere
Düşmüşüm elsiz ayaksız Âstân-ı Haydar'e
Merhamet et hâlime her şey'e agâhım Ali
Var mı senden başka söyle ilticagâhım Ali?
Çıkmıyor bir an ciğerden sevda derdinin hançeri
Aşkının pençesinin esiri olduğum günden beri
Tâ süveydâ-yı dilimde hicr-i yârın ahkeri
Ol kadar yandım, yıkıldım ki unuttum her yeri
Merhamet et hâlime her şey'e agâhım Ali
Var mı senden başka söyle ilticagâhım Ali?
Cinnet-i sevdâ ile bir anda yaptım bin günâh
Pîş-i çeşm-i hâlkde oldum hacil ü rûsiyâh
Taş çıkardım âdetâ, şeytana giydirdim külâh
Pek yazık oldu ömrümün baharına, ettim tebâ
Merhamet et hâlime her şey'e agâhım Ali
Var mı senden başka söyle ilticagâhım Ali?
Çok gönül kırdım, gücendirdim cevân ü pirden[1]
Her nasılsa saptı bir kere yolum tedbirden
Gerçi dönmez muktezâ-yı tâli'im takdirden
Himmetin hâli değil lâkin buna te'sirden
Merhamet et hâlime her şey'e agâhım Ali
Var mı senden başka söyle ilticagâhım Ali?
Olmayanlar kâşif-i esrâr-ı ders-i men aref
Anlamaz can vermeyi uğrunda ey Şâh-ı Necef
Kâinâta nur güneşindir veren şan u şeref
Teşne-i sahbâ-yı affım defter-i isyan be-kef
Merhamet et hâlime her şey'e agâhım Ali
Var mı senden başka söyle ilticagâhım Ali?
İşte benden yüz çevirdi âşinâlar büsbütün
Bir enîsim kalmadı endişeden başka bugün
Destgirim, Neyzen-i bîçâreyi bir dem düşün
Göz nurun ol imâmeyn-i güzîn bâşı içün
Merhamet et hâlime her şey'e agâhım Ali
Var mı senden başka söyle ilticagâhım Ali?”
Neyzen Tevfik Kolaylı
12 / 12 / 1901
[1] Cevan ü Pir: Genç ve yaşlı demektir.